kitap hakkında
O günden sonra ofisinden evine yürüyerek gidip gelirken gökyüzünü bilhassa ayı seyretmeye başladı. Gümüşi rengiyle artık dost bellediği Ay, onu gökyüzünün dinginliğine çağırıyordu. Oysa caddeden gelip geçenler Ay’dan çok vitrinlere bakıyorlardı. Belki de insanlar, başlarını yukarı kaldırıp da aya bakmak akıllarına gelmediği, onu seyretmeyip zihinlerini dünyanın oyalayıcı işlerine taktıkları için mutsuzlar. kim bilir?
Yıldızlar gece çıkıyor. Yıldızları görmek isteyen insan geceye razı olmalı. Hayatının yıldızlarına ulaşmak istiyorsan, içindeki geceye razı olmalısın…
*Yaşamak şaşkınlık verici bir deneyimdir.
*İnsan şaşkınsa, yapması gereken şey durmaktır, şaşkınlık insanı geliştiren bir duygudur. İnsan şaşkınlaşınca hayattaki yürüyüşünü yavaşlatır, sonra durur ve sanki büyük bir şey keşfetmiş gibi kendine sorar: Neden buradayım? Ne işim var burada? Kendisi ve çevresi o an insana yabancılaşır. Bir sis perdesinin ardından bakıyormuşçasına görür hayatı.
Bir insanla mutlak anlamda ancak Mutlak Varlık olan Yaratıcı ilgilenebilir. Gecenin üçünde uyanıp Yaratıcıyla ilişkiye geçmek, O’nunla konuşmak, O’na halinizi arz etmek istediğinizde, O, “Biraz meşgulüm, şu an Samanyolu’nda bir yıldızın yaratılmasıyla uğraşıyorum, işim yarım saat sonra bitecek, biraz beklemen gerek,” demezdi. Çünkü Mutlak Varlık olan Yaratıcı, her an her şeyi yaratabilen, her an her şeyle ilgilenebilendir. Her an her insanı ayrı ayrı duyabilir, dinleyebilir, aynı anda yıldızları yaratabilir, aynı anda deniz altındaki balıklara rızık verebilir. Onun için bir iş başka bir işe mani olmaz.
Güneşin aynı anda milyonlarca aynada, parlak nesnede ışığıyla, ısısıyla var olması, bir anda bir çok yerde görünmesi gibi, Yaratıcı da bir anda kudretiyle, ilmiyle, sonsuz isimleriyle var olabilir, sonsuz yaratmayı aynı anda yapabilir.
Ne yaşanırsa yaşansın, insanın başına ne gelirse gelsin, hayat değerlidir, önemlidir.
İnsan kainatın gözbebeği bir varlıktır.
Sonsuz bir ihtimamla yaratılmıştır.
Dünya cennet değil. Ama cehennem de değil. Dünya sadece cennete veya cehenneme giden yoldur…
Sınırsız sayıda gezegenin olduğu evrende, bu evrenin bir köşesinde, toplu iğne büyüklüğündeki Dünya denilen gezegenin yüzeyinde, insan denen ölümlü, bir arabayı sollayamadığına öfkelenip üzülebiliyordu. Böylesine önemsiz bir başarısızlık, bu gezegenin sakinlerinde neden bu denli sarsıntıya sebep olurdu ki?
** İnsan, varoluşu kuran değil, seyredendir. Varoluş, insan tarafından seyredilmekle anlamına ulaşır…