Kimsenin Bilemeyeceği Şeyler
Tuti kitaptan çıkan 3 bölüm ve 284 sayfadan oluşan harika bir kitap. Yazarın ifadesiyle ‘Bize, Bilime, İnanca ve Kaosa Dair “Fraktal” Düşünceler’.
Yaşadığımız şu ‘sınırsız’ bilgi çağında sanki artık her şeyi biliyormuşuz, bilebilirmişiz gibi bir algı var. Her şeye, her bilgiye ulaşabiliriz sanki artık. Uzayları, galaksileri aştık, gözlemlenebilir evreni gözlemledik. En büyük resimden en küçüğüne, gezegenlerden küçücük bir insan hücresinin de içine kadar…
Ve bunların sonucunda ortaya çıkan insana bir bakalım; daha fazla tatmin olmayan insan, doymayan, istekleri arzuları bitmeyen insan. Sevmeyi, sevgiyi unutan insan… Daha az merak eder olduk, çevremize daha az bakar olduk. Hayretimizi, merakımızı, sevgimizi kaybedip sadece yeme- içme odaklı yaşar olduk. Çevremizde olup biten küçük ama mucizevi detayları göremez olduk. Kendi içimize, kalbimize bakamaz olduk. Hızdan zihinlerimiz körleşir oldu sanki. Elimizdeki bu bilgi nimetini nerde nasıl kullanacağımızı şaşırmış durumdayız sanki… Ki yukarıda saydığım o birçok bilimsel gelişmeleri de gerçekleştiren, araştıran, okuyan biz değiliz. Farklı kültürlere, milletlere ait araştırma meraklısı insanlar… Biz sadece eleştirip, kırıp döküp, konuşmakla meşgulüz.
Bence artık bunları bir kenara bırakıp bir yerden başlamalı, bir şeyler yapmalıyız. Zira yazar kitabında hala kimsenin bilmediği ve bilemeyeceği şeylerin varlığından bahsediyor. Bize düşense artık zihinlerimizi açıp yeniden meraklanmalı, yeniden çevremizde olup biten mucizevi şeylere hayretle bakmalı ve düşünmeliyiz.
Yazar kitapta toplumumuzda kalıplaşmış birçok konuyu irdeliyor ve bu kalıpları yıkıyor. Din ve bilim ikilisinin bir arada olmasının hiçbir zararının olmadığını vurguluyor. Bu konudaki birçok yanlış dayatmayı da ortadan kaldırıyor. Din ve evrim ilişkisine açıklık getiriyor. İnsana ve tabiata dair birçok konuya bir biyolog olarak yeni bakış açıları kazandırıyor.
Artık “beyinlerimizi açmalıyız.” 🙂
İnandığımız şeyleri, inançlarımızı iyi bilmeliyiz.
Kâinatı ve ‘Kitabı’ açık bir beyinle tekrar tekrar okumalıyız. 🙂
Kitapla kalın…