kitap hakkında
Okumamız gereken iki kitaptan biri, Allah katından indirilen, tilavet edilen mucize kitap “Kur’an”dır. Diğeri ise önümüze serilmiş bulunan, içinde evren ve insanlık tecrübesini barındıran cümle mahlukatın kitabı yani kainat kitabıdır.
Kur’an-ı Kerim’i tilavet eden kimse, okuduğunu anlamak, manalarını idrak etmek ve yüce yaratıcının maksadını doğru bir şekilde algılamak, onu tıpkı Hz. Peygamber’in yaptığı gibi kalbine indirmeli ve manalarını bu arka planla anlamaya gayret göstermelidir. Onu “hakkıyla okuma” endişesi taşıyan okuyucu, Kur’an’ın enginliğine dalmalıdır.
Allah’ın emrine boyun eğmiş olan mahlukata, tabiata ve O’nun kanunlarına ibret nazarıyla bakmak , kainattaki her şeyin bir anlam kazanmasını, harekete geçmesini ve şekillenmesini sağlar.
İnsanın, tabiatı ve mahlukatı yenmeye ihtiyacı yoktur. Bütün bunları Allah onun hizmetine vermişken ve onu burada yerleştirmişken, neden böyle anlamsız bir savaşa ihtiyaç duysun ki?
* İlim imandan ayrıldığında ilim vasfını kaybeder.
* Kur’an, insan ve kainatın bütün unsurları arasındaki sevgi bağlarını, onu kuşatan ve doğrudan muhatap olduğu çevresiyle sınırlamamış; çerçeveyi güneşi, ayı ve yıldızları da içine alacak şekilde geniş tutmuştur.
Resulullah yaşam tarzı ve sünnetiyle, Kur’ani metodoloji ve yaşanan gerçeklik arasındaki bağın ete kemiğe bürünmüş halini temsil ediyordu.
“Kur’an Metodolojisi” meselesi, yalnızca bir zorunluluk veya felsefi bir ihtiyaç değildir. Zira o bize, “iki okuma türünü birleştirme imkanı verirken, aslında beşer düşüncesini, insanı ve tabiatı tahrip edici lahuti krizden kurtarma pusulası sunmuş olmaktadır.
O aynı zamanda bizi, bilimle yaratıcı arasına mesafe koyan bütün pozitivist bakış açılarından da kurtaracaktır.